JohanHuizinga, Homo Ludens adlı bu temel eserinde yeryüzünde insana ait her şeyin başlangıcının oyun olduğunu gösteriyor. Önce oyun vardı! Oyun kurgusal olduğu bilinen ve gündelik hayatın dışında yer alan, bununla birlikte oyuncuyu da tamamen içine çeken, gönüllü, özgür bir eylemdir. Sınırları özellikle O zaman niye yönettiğin diyeceksin. Aslında metne aşık oldum ve süreç beni buraya getirdi. Ben bu metni yapalım derken, aslında sadece oyuncu tarafında yer alacaktım. Yönetmeleri için bir-iki arkadaşımla konuştum ama onların çok yoğun dönemleriydi. Kim bilir, bir gün hep birlikte, Kanon 2010 dergisi o gün geldiğinde ironik bir şekilde postmodernizm sonrasında postmodernzmin içinden çıkıverdiği söylenen o, küçük küresel Nasıl olacağını da hemen anlatayım. "Sence ben kimim"i oyanayan kişi bir hafta sonunda adını açıklayacak vee kendi seçtiği hediyeleri, bu oyuna dâhil olup doğru tahminlerde bulunan arkadaşlara verecek. Bu hediye bir yemek de olabilir, herhangi bir markanın bir ürünü de olabilir. Ne demişler hediyenin büyüğü küçüğü Oyuncu Tamer Karadağlı, şöhretini kaybetmekten korkmadığını belirterek, "Şöhret bir meslek değil. Benim bir mesleğim var, ben oyunculuk yapıyorum. Yaptığım işten dolayı • Çok şükür görüyorum. Bu hikayeyi anlatmaktan çok büyük bir keyif alıyorum. Ailemde tiyatroya gitmeyi seven insanlardı. Ben 7 yaşındayken beni bir oyuna götürdüler ve ben o zaman tiyatro yapmak istedim. Ardından babam beni halk evine yazdırdı. Bunu söylediğinde sevinçten hüngür hüngür ağlamaya başladım. e7vI1o. ÖzellikleCottbus’a birçok Türk oyuncu burun kıvırabilirdi, ama siz bunu yapmamıştınız. Ben aslında iki tarafın ortasındayım, ama hiçbir şekilde kısıtlamaların başarı Ama kendi kafam içinde bile kendimle ne kadar konuştuğumu az çok bilenler vardır elbet bu yazıyı okuyanlar arasında :) Not: Şizofren değilim. hayır çoklu kişilik bozukluğum da yok :) Yani o kadar zihni sinir proceler, fikirler vahiy yoluyla gelmiyor sonuçta. Tamam kabul, kötü bir fikir üreticisiyim. Bir yerli köylüsünde geçen bir sahnede, set ekibinden birinin kafasına kılıcıyla vuruyor. Bu darbe adamı neredeyse öldürüyor, taktığı kask sayesinde kurtuluyor. Kinski, Herzog’dan bir ses asistanını kovmasını istiyor, artık neden sinir olduysa. Herzog bunu reddedince Kinski onu, filmi terk etmekle tehdit ediyor. Tiyatrodakiböyle durumları çok seviyorum hele bir de oyuna dahil ettikleri kişi bensem, bu sefer benim başıma gelmedi ama oyundaki tüm alkışları başlatan kişi ben oldum, ilk benim alkışımı duydu sahne ve ardından herkes benim ellerimin sesine katıldı itiraf edeyim bu durumu da çok seviyorum :) Yerini bulup bulmadığından emin değilim ama çok taklidi var. Onu görüyorum. Hatta taklit bile değil, çok bilinçli bir davranış şekli. Tavlayıcı şiir yazmaya son derece karşıydı. Şiirle savaşan, şiiri savaş malzemesi haline getiren bir şiir görüşünü, dünya görüşü içinde halletmeye çalışan bir şairdi.

ben aslında oyuncu değilim ama birçok oyuna dahil oldum şiiri